Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

  • Anasayfa
  • Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
Shape Image One

DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB),  çocukluk döneminde başlayan ve kişinin yaşına ve gelişimine uygun olmayan dikkatsizlik, hiperaktivite ve impulsitivite semptomlarının bulunduğu, sosyal ilişkilerde ve akademik işlevlerde bozulmaların olduğu, gelişime uygun olmayan dikkat sürelerinin, yaşa uygun olmayan aşırı hareketlilik ve dürtüselliklerin bulunduğu nöropsikiyatrik bir bozukluktur.   Sosyal çevresinde, okulda, evde iki ya da daha fazla ortamda bu semptomların en az 6 ay görülmesi gerekir. Gelişim dönemindeki çocuklarda en çok görülen bozukluklarından olan DEHB,  fark edilmediği ve tedavisinin yapılmadığı durumlarda son derece önemli psikiyatrik, sosyal ve akademik sorunlara yol açabilen bir hastalıktır. DSM V’ de semptom türlerine göre tanılama yapılmaktadır ve DEHB’in  üç alt tipinden söz edilmektedir. Dikkatsizliğin baskın olduğu tip, aşırı hareketlilik ve dürtüselliğin ön planda olduğu tip ve her ikisinin de bir arada olduğu birleşik tip şeklinde belirtilmiştir (APA, 2013).

Dikkat eksikliğinin baskın olduğu tip: Hiperaktivite kriterlerini göstermeyip en az altı ay dikkatsizlik kriterlerini gösteren tiptir. Bu tanılamanın yapıldığı çocuklarda dikkatini toparlayamama ve organize olamama gibi zorluklarla yaşarlar.  Unutkanlık düzeyleri yüksek olduğu için okula geç kalma, eşyalarını kaybetme, ödevlerini veya sınav günlerini unutma gibi problemler görülebilmektedir (Çelik, 2013). Dikkat gerektiren görevlere karşı isteksizlik ve görevleri uzun sürede tamamlama veya başlanan işleri bitirememe, basit hatalar yapma ve dalgınlık mevcuttur.  İlgisini çeken yeni uyaranlara karşı dikkatsizlik belirgin olmayabilirken, sıkıcı, yorucu, ilgi çekmeyen ortamlarda daha da belirginleşmektedir (Turgay, 2009). Dikkat sorunundan kaynaklı sistemli ve organize olamayan bu çocukların öğretim süreçlerinde anlama güçlükleri, performans kaybı ve motivasyon eksikliği yaşanmaktadır. Bu doğrultuda da kendi zeka seviyelerinin altında başarı görülür. Kızlarda erkeklere nazaran daha çok görülür (Kanay, 2006).

Hiperaktivitenin baskın olduğu tip: Dikkat eksikliği unsurlarını göstermeyip hiperaktivite belirtilerini en az altı ay gösteren türdür. Bu tanılamanın yapıldığı çocuklarda dürtüsel davranışlar ve aşırı hareketlilik göstermeleri erken yaşlarda aileleri tarafından fark edilir (Barkley vd., 1999; Çelik, 2013).  Fiziksel olarak tehlikeli aktivitelere sonucunu düşünmeden girme, agresif davranışlarda bulunarak sıklıkla tartışmaya girme,  arkadaşlarının sözünü kesme ya da oyunlarının arasına girme,  sırasını bekleyememe gibi davranışlar sergilerler (Turgay, 2009). Okul öncesi dönemi çocuklarda sık görülmesiyle birlikte yaş arttıkça hareketlilik azalabilir. Erişkin dönemlerde yerini duygusal huzursuzluklara bırakabilir. Kızlara göre erkeklerde daha sık rastlanılmaktadır (Tahiroğlu vd, 2005).

Birleşik Tip: Bu tipte en az altı ay hem hiperaktivite hem de dikkat eksikliği unsurlarını gösteren bireylere konulan tanıdır.  Birleşik tipte bu iki kriterde bulunmasından dolayı bu kişiler hayatlarında daha çok zorlandıkları dile getirmektedirler (Barkley, DuPaul ve McMurray, 1990). Bu tipte yaş durumu ve gelişim dönemi göz önünde bulundurulacak olursa aşırı sayılacak şekildeki hareketlilik, çok konuşma, çok merak ve her şeyi kurcalama, sırasını bekleyememe, düşünmeden davranma ve cinsel uğraşlar gibi dürtüsellik yaşamalarından dolayı sosyal çevrede problemler yaşamaktadırlar. Dikkatlerinin küçük uyaranlarla bile çabucak dağılması ve bir konu üzerine odaklanmaları süremediği için eğitim hayatlarında güçlükler yaşarlar. Her iki cinsiyette de sıklıkla görülür ve genellikle erişkin yaşlarda daha çok rastlanır (Kanay, 2006).

DEHB’in oluşma sebebi tam olarak bilinmese de bazı etkenlerin bu semptomlara yol açtığı belirtilmektedir. Bunlar: Genetik, nörokimyasal, nörofizyolojik ve psikolojik faktorlerdir. Özel eğitimin yaygınlaşması ile özel çocuklara farkındalık her geçen gün artmakta olup DEHB’in tanılanması ve tedavisi yönündeki bilinç artmıştır. DEHB dünya genelinde %8 – % 12 oranında yaygınlığı olduğu belirtilmektedir (Biederman ve Faraone, 2006).

DEHB olan çocukların yaşadıkları sorunlar sosyal hayat, davranış problemleri ve akademik yaşantıları şeklinde sınıflandırılabilir.  Okula başlama, okul veya öğretmen değişimleri DEHB’i olan bir çocuk için akranlarına göre daha zor adapte olmaları söz konusudur (Börekçi, 2017). Yazgan 2003’deki çalışmasında dikkat dağınıklığı olan çocukların yaşadıkları sorunlardan bazılarını şu şekilde belirtmiştir: Yönergeleri başından sonuna takip edemez, dikkatini yaptığı işe veya oyuna vermekte zorlanır, evde veya okulda yapacağı işler ve aktiviteler için gereken malzemeleri kaybeder, dinlemez, detayları gözden kaçırır, düzensiz görünür, uzun süre zihinsel çabaları gerektiren işleri yapmakta zorlanır, unutkandır ve ilgisi kolayca başka yönlere kayar. Bir başka sorun da konuşmalara veya akranları ile oynanan oyunlara odaklanamamalarıdır. Bu sebep arkadaşlık ilişkilerini ve iletişimi yürütmeyi zorlaştırır. Bilinmeyen bir ortamda yeni temaslar kurmak DEHB’liler için oldukça zorlayıcı bir durumdur (Goldstein ve Goldstein, 1992).  Barkley ve arkadaşlarının yapmış olduğu incelemeler sonucunda DEHB olan çocukların arkadaşları tarafından dışlanma oranlarını %50 ile %60 arasında belirtmişlerdir (Barkley, Russell, DuPaul, George, McMurray, Mary, 1990).

DEHB olan çocuklarda yürütücü işlev denilen faaliyetlerin tamamlanamaması söz konusudur.  “Yürütücü işlev, yüksek düzeye sahip bilişsel işlevleri tanımlamak amacı ile beyinde bulunan bilgi işlemenin dinamik ve karmaşık yapısını anlatmakta kullanılmaktadır” (Kılıç, 2002). Zihinsel esneklik, soyutlama, kavramsallaştırma, akıl yürütme, karar verme, yeni bilgilere dayalı davranış geliştirme, planlama, strateji oluşturabilme, perseverasyon, davranışın örgütlenmesi gibi bilişsel ve zihni süreçleri içermektedir (Lezak, 1995; Karakaş ve Karakaş 2000; Elliot, 2003).  Brown’ın 2005 yılında yaptığı çalışmada DEHB olan çocukların sorun yaşadıkları yürütücü işlevler şu şekilde belirtilmiştir:

  1. Hafıza: Çalışma belliğin kullanılması ve hatırlama
  2. Harekete Geçme: Planlama, önceliklerin belirlenmesi ve harekete geçme.
  3. Odaklanma: Odaklanma, sürdürme ve dikkatin görevlere kaydırılması.
  4. Gayret: Canlılığı düzenleme, gayretleri sürdürme ve zihin işlem hızı.
  5. Duygu: Düş kırıklıklarıyla başa çıkma ve değişen duyguların yönetimi.
  6. Hafıza: Çalışma belleğinin kullanılması ve anımsama.
  7. Eylem: Takip ve kendi kendini düzenleme eylemi

DEHB ile beraber sıklıkla diğer yıkıcı davranım bozukluklarının (Madde Kullanım Bozuklukları, Duygu-durum Bozuklukları, Anksiyete Bozuklukları, Öğrenme Bozuklukları, Dışa Atım Bozuklukları, Kişilik Bozuklukları, Tourette Bozukluğu, İletişim Bozuklukları) eşlik ettiği görülmektedir. Yapılan araştırmalarda en sık Karşıt Olma Karşı Gelme Bozukluğu (KOB) %20-95 arası oranda birlikte görüldüğü saptanmıştır (Baumgarte, Wolraixh, Dietrich ,1995).   KOB, toplumsal normlara ve başkalarının temel haklarına bir müdahale olmaksızın muhalif, başkaldırıcı, düşmanca, kışkırtıcı ve olumsuz davranış şekillerinden oluşan yıkıcı bir davranış bozukluğudur. Kural ya da taleplere uymama, huysuz ve hiddetli davranışlar, tartışma, inatlaşma, başkalarını rahatsız eden davranışları kasti yapma, ani öfkelenme, agresif tepkiler, hataları ya da olumsuz davranışları için başkalarını suçlama KOB’un en belirgin özellikleridir (APA, 1994).  KOB’un etiyolojik faktörlerine bakıldığında biyolojik, psikolojik ve sosyal etkenler ile birlikte olumsuz aile yaşantıları da mevcuttur. Aile içi anlaşmazlıklar, uyumsuzluklar, ailede psikiyatrik bozukluklar, zayıf aile ilgisi, aile içi şiddet ve çocuk istismarı içeren pek çok olumsuz ebeveyn faktörlerinin karşı olma davranışları ile ilişkili olduğu belirlenmiştir (Loeber, Burke, Lahey, Winters, Zera, 2000). Bu araştırma çerçevesindeki katılımcıların özelliklerinde DEHB’in yanı sıra KOB olan çocuklar ile dil bilgisi öğretimi yapılmaya çalışılmış olup, karşı olma davranışlarını törpülemek adına onların ilgi ve dikkatlerini çekebilecek etkinlikler hazırlanmasına önem verilmiştir.

Yapılan araştırmalarda DEHB ile birlikte KOB’un çocukluk döneminde tanılanamaması ve tedavi edilmemesi, erişkin döneme geldiğinde büyük bir oranın suç işleme ya da alkol ve madde bağımlılığı gibi büyük sorunlar yaşamasına,  sosyal ve iş yaşantısını olumsuz yönde etkilemesine sebebiyet vermektedir (Ercan,2008). Abalı’nın (2012) düşüncesi DEHB olan çocuğun tüm hayatının seyri uygun bir tedavi ve doğru bir eğitimden geçmesi yönündedir. Uygun eğitim, doğru yöntem ve tedavi ile desteklenmeyen çocukların yaşadıkları sorunlar hayatlarının her evresinde olumsuzluklarla karşılaşmalarına yol açmaktadır. Bu problemler: Kendi yetenek ve becerilerini gösterememe, akademik başarısızlık, özgüven yetersizliği, anne-baba, okul-öğretmen ve arkadaş ilişkilerinin bozulması, sosyal aktivitelerin kısıtlanması, madde ve alkol kullanımı, ani ve yüksek tepkiler, davranış bozuklukları ve birlikte görülebilecek psikiyatrik durumlar şeklindedir.

DEHB olan cocukların yaşadıkları sosyal etkileşim problemlerini azaltmak için psikolojik desteğe ve psikoeğitimlere başvurulması önerilebilir (Börekçi, 2017) Davranış sorunları yaşayan çocuklar için ödül ceza yöntemi uygulanabilir. İstenilen davranıştan hemen sonra olumlu pekiştireç kullanarak ödüllendirilir. Böylelikle verilen ödül istenilen davranışın sürdürülme olasılığını arttırır. DEHB’li çocuklar kuralları ve yapılması gerekeni bildiği halde uymama davranışı gösterebilirler. Bu gibi durumlarda ceza yöntemi uygulanabilir. Ceza yöntemi uygulanırken çocuğa hangi olumsuz davranışından dolayı bu cezayı aldığı açıkça belirtilmesi gerekir. (Şenol ve diğer., 2005; Tahiroğlu ve Avcı, 2005).

Akademik öğretim, DEHB olan çocuğun en etkin şekilde eğitilmesi için önemli bir unsurdur. Kavramsallaştırmada ve kavramlar arası ilişki kurmada, daha önce edinilen bilgiye başvurma gibi zihinsel süreçlerde sorun yaşayan bu çocuklar akademik becerilerini kullanırken akranları ile birçok durumda farklılık gösterirler. Bu farklılıklardan dolayı DEHB olan çocuklar sınıf ortamındaki öğrenme süreçlerinden yeterince yararlanamazlar. DEHB’li çocuğa yönelik alınan sınıf içi önlemler ile birlikte daha yoğun eğitim desteği verilmelidir. Çocuğun öğretim gereksinimlerine ve bireysel özelliklerine uygun Bireyselleştirilmiş Eğitim Planları ile sınıf ortamında desteklenmesi gerekmektedir (Özdoğan ve diğer., 2005). Ders esnasında sözlü teşviklerin yanı sıra;  öğrencilerin dikkatlerini dağıtacak nesneleri ortadan kaldırma, yapılan bazı olumsuz davranışları göz ardı etme, çocuğun kendi kapasitesini gösterebilmesi için fırsatlar sunma, görsel ipuçları oluşturma, çocukla olan iletişimde dikkatini çekme, arkadaş destek grubu oluşturma ve davranış anlaşmaları yapma DEHB’li olan çocuğun eğitim sürecini kolaylaştırabilir ve fayda sağlayabilir ( Julie vd., 2006).

Whatsapp
Hemen Ara